Şehir İçi Kültür Turu

Şehir İçi Kültür Turu

ÇANAKKALE KÜLTÜR TURU

Antik çağlarda içinde birçok önemli yerleşim yeri barındıran Troas bölgesinin günümüzdeki merkezi olan Çanakkale’nin tarihi çok eskiye dayanmaz. 1462 yılında Fatih Sultan Mehmet’in emriyle inşa edilen kaleler ile hikâyesi başlayan Kale-i Sultaniye’nin görünümü asker nüfusu, konsolosluklar ve belli başlı (meşe palamudu, seramik) ürünler etrafında şekillenen deniz ticareti ile 19. Yüzyıl sonlarına dek savunma yapılarının etrafında şekillenen bir kasaba gibidir. Gelişen ticaret ve sosyal hayat ile Çanakkale savaş öncesinde çok kültürlü yapıya sahip bir şehirken kendine has dokusu ile göze çarpar.
30 Haziran 2019’da ÇABİP’in Pazar turu dâhilinde gerçekleştirdiğimiz gezi ile kent merkezindeki tarihi dokular ve eserlerin izinden gidip yaşadığımız kentin hikâyesini daha iyi anlamaya çalıştık.

İlk durağımız Özgürlük Parkı oldu. Parkın bulunduğu tepe eski çağlarda bugün yaşadığımız yer olarak şehre en yakında yerde kurulmuş olan antik kent Abydos’un sınırları içinde kalıyor ve buradan bilinen en eski aşk hikâyelerinden olan Hero ve Leandros’un trajik öyküsünün yüzyıllar önce geçtiği yerleri Abydos ve Sestos’u gözlemlemek mümkün, boğazın suları rüzgârlı ve fırtınalı günlerde hala Leandros’un hazin ölümündeki gibi azgın ve tehlikeli.

İkinci durağımız ise Hastane Bayırı’na adını veren eski Asker Hastanesiydi. Asıl adı Kale-i Sultaniye Hastahane-i Askeriye olan hastane 1871 yılında Sultan Abdülaziz döneminde inşa edilmiş ve Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde birçok hastanın tedavi edilmesiyle çok büyük hizmetler vermiş, 1. Dünya Savaşı’nda İngilizler tarafından bombalandıktan sonra işlemez hale gelmiş ve işgal döneminde kapatılmıştı.

Hastaneden sonraki durağımız ise Seramik Müzesi idi. 1904 yılında Müstahkem Mevki Er Hamamı olarak inşa edilen ve 1974’e kadar askeri hamam olarak bina 2013 yılında Seramik Müzesi’ne dönüştürüldü. Müze ziyaretimizde şehrin ismine anlamını veren geleneksel Çanakkale seramiklerini inceledik.

Müzeden sonra bisikletlerimize atlayıp bir zamanlar denize nazır yalıların içlerinde Avrupa’nın çeşitli devletlerinin konsolosları ve ailelerinin yaşadığı ve onların hikâyelerine tanıklık eden kordonda gezdik ve bu binalardan biri olan (Güzel Sanatlar Galerisi) Matmazel Hettie Grech’in evinin önünde durup biraz soluklandık.

Bir sonraki durağımız Halk Bahçesi oldu. 1830’larda Çanakkale’ye gelip burada ticari ataşelik görevi ile uğraşan Malta kökenli İngiliz Calvert ailesine ait olan ve İkinci Dünya Savaşı sonrası ailenin kentten ayrılmasından sonra kamulaştırılıp Halk Bahçesi’ne çevrilen yerin tarihine uzandık. Çok sayıda bitki ve ağacı içinde barındıran kentin en merkezi yerlerinden birindeki tek yeşil alan olan halk bahçesinin yaz aylarında sunduğu serin ortamdan biraz yararlandık.

Halk Bahçesi’nin ardından Çanakkaleliler için meşhur buluşma yerlerinden ve tartışmasız kentin simgelerinden biri olan saat kulesini görmeye gittik. 1897 yılında İkinci Abdülhamid döneminde yapılan saat kulelerinden biri olan Çanakkale Saat Kulesi kurulduğu yıldan itibaren kente zamanı göstermeye devam ediyor.

Oradan Aynalı Çarşı’ya vardık ve adına türküler söylenen kentin adı ile birlikte anılan bu mekânın 1881’de kurucusu İshak Hallio’nun adıyla Hallio Pasajı olarak anıldığını öğrendik.

Sonraki durağımız buraya çok yakın olan Surp Kevork Ermeni Kilisesi oldu. Tarihi 17. Yüzyıla kadar giden ve Çanakkale’nin şu an ayakta olan tek kilisesi 1915 yılında Ermeni cemaatinin şehri terk etmesinden beri ibadethane olarak kullanılmamıştı.

Çarşıda gezerken yolumuzu eski mahallelerin içlerine doğru çevirdik. Cumhuriyet Dönemi sonrasında İstiklal İlkokulu olarak kullanılan bina nüfus mübadelesi öncesinde Rum Kız Okulu olarak hizmet vermekteydi.

Okulun mimari yapısını inceleyip bahçesinde biraz soluklandıktan sonra CWGC tarafından bakımı yapılan İngiliz Mezarlığı’na bir göz attık ve kentin eski sakinlerini konsoloslar ve ailelerini bir kez daha anmayı ihmal etmedik.

Buradan şehri ikiye bölen Sarıçay’ın diğer yakasına geçip Anadolu Hamidiye Tabyası’nı ziyaret ettik.

18 Mart 1915 Deniz Zafer’inde oynadığı önemli rol ile zaferin bizler için ne kadar önemli olduğuna değindikten sonra bisikletlerimize atlayıp Kepez’e Mesudiye Zırhlısı Anıtı’na geldik. Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’na girdiğinde harp filosundan çıkartılıp Çanakkale Boğazı’na demirlenen ve Aralık 1914’te bir denizaltı saldırısı ile Kepez açıklarında battığı yerden Çanakkale’ye son bir bakış ile uzun günün değerlendirmesini yaptık.

Turun önderliğini, rehberliğini yapmada ve aynı zamanda bu metni yazmasından dolayı Çağlar Turhanlı’ya teşekkürlerimizi sunarız.

Bağışçılarımız & Destekçilerimiz